|
JEOFİZİKSEL YÜZEY ARAŞTIRMASI
Geoffrey and Françoise Summers
Jeofiziksel yüzey araştırması, kentin yüksek güney sırtlarında, Saha'nın üst tarafı ve doğusundaki Teraslardan, Saray Yapı Grubu'nun doğu ucundaki taş kaplı eğimli yüzeye (glacis) ve kuzeyde arazinin dik biçimde alçalmaya başladığı bölgeye uzanan geniş bir alanda gerçekleştirilmiştir (Şekil 6a). Yaz aylarında fazla kuru olan alanlarda, yoğun ilkbahar yağışlarını izleyerek yüzey araştırması yapılması, Kerkenes'de elde edilen sonuçların niteliğini yükseltmektedir (Şekil 3). Direnç yöntemiyle yüzey araştırması, 20m x 20m boyutlarındaki bir karolaj üzerinde, bir Geoscan RM 15 aleti kullanılarak ve 0,50m yatay ve dikey aralıklarla zikzak okumalar yapılarak gerçekleştirilmiştir (Şekil 4). 56.800m2 ya da yak. 5,5 ha genişliğinde bir alanda toplam 142 adet plankareden veri toplanmıştır.
Sülüklü Göl (Şekil 5) baştan beri, başkentin güneyindeki kamusal bölgenin önemli bir odak noktası olarak yorumlanmıştır. Direnç yöntemiyle yüzey araştırması sonucu, Sülüklü Göl'ün etrafındaki duvarla çevrili alanda hiçbir yapı olmadığı doğrulanırken, taşla kaplı ana göletin batısındaki yüksek teraslarda yapay setler ve merkezi bir akıntı kanalına sahip iki rezervuar daha bulunduğu tespit edilmiştir.
Keykavus Kale olarak bilinen eski akropolün güneybatısında aşağı seviyede ve Kapadokya Kapısı adını verdiğimiz yapı grubunun karşısında yer alan kalıntılar, 1993 yılındaki ilk Kerkenes araştırma sezonundan beri birkaç yıla yayılan çalışmalar kapsamında incelenmiştir (Şekil 5 ve 6). Saha'nın üst tarafındaki teraslarda yer alan birbirine paralel iki büyük yapının at ahırları olabileceği fikri ilk kez 1993 sezonunda ortaya atılmıştı. Buna dayanarak 1996 yılında, eski Yozgat Müze Müdürü Musa Özcan'ın işbirliğiyle terasları kesen 2m genişliğinde bir Deneme Açması (TT19) kazılmıştır. 2000 yılında bir Geoscan FM36 gradyometresi ile jeomanyetik ve 2009 yılında Geoscan RM15 ile direnç yöntemiyle (Şekil 6b) yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiştir.
METALURJİ VE METALLERİN KAYNAĞI
Joseph W. Lehner
Metal teknolojisi ve kullanımı konusunda devam eden araştırmalar yeni ve şaşırtıcı sonuçlar ortaya çıkarmıştır. 2002 yılında Saray Yapı Grubu'nun Anıtsal Girişi'nde kazı sonucu bulunan, tunç levhalardan kesilmiş şaha kalkmış bir çift yaban keçisi (ibex) üzerinde gerçekleştirilen metalografik analizler, bunların dış yüzeylerinin bir kalay tabakası ile kaplanmış olduğunu göstermiştir (Şekil 7a ve b). Bir bezeme programının parçası olan bu keçi desenleri özgün kompozisyonda gümüş renginde görünmekte ve yapının anıtsal niteliğini destekleyen görsel görkemine katkıda bulunmaktaydı. Tunç objelerin bezeme amacıyla kaplanması Roma Döneminde uygulanmakla birlikte, bu teknik yeniliğin ne zaman ve nerede ortaya çıktığı bilinmemektedir. Bulunan bu objeler, Demir Çağında Orta Anadolu'da yaşayan uzman zanaatkârların metalürji konusundaki ustalık ve becerilerine ışık tutmaktadır.
Metal objelerin hammadde kaynakları konusundaki araştırmalar Demir Çağı ekonomik bağlantıları ve ticaret yollarının anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Bu yeni verilerin ışığında, Kerkenes Dağ'da yaşayanların Anadolu'nun farklı maden bölgelerindeki kaynaklara dolaylı olarak ulaşabildikleri anlaşılmaktadır. Ancak ön araştırmalar, Orta ve Doğu Toroslar'da yer alan güney kaynak bölgelerinin daha önemli olduğunu göstermektedir (Şekil 7c). Bu araştırma Kerkenes ve bölgedeki diğer sitlerde ortaya çıkarılan metal buluntularının analizleriyle sürdürülecektir.
|