TEMİZLİK VE DENEME KAZISI ÇALIŞMALARI
"Kapadokya Kapısı"
2000 yılında "Kapadokya Kapısı"nın planı düzeltilerek yeniden
çizilmiş olmakla birlikte (Şekil
10) , kapı geçidi içinde gelecek yıllarda yürütülecek araştırmalar
ortaya atılan soruların cevaplandırılmasını sağlayabilecektir. Kapının
güneydoğu tarafında bulunan eğimli taş kaplı yüzeyin (glacis) temizlenmesi,
aralarında merkezi bir niş bulunan ikiz kuleleri ortaya çıkarmıştır
(Şekil 9a
9b
9c
9d
9e).
Ayrıca, bu girinti ya da nişin iç kısmında eğimli taş kaplı yüzeyin
özgün yüksekliğini koruduğu ve bunun hemen arkasında yer alan düşey
duvar yüzeyinin de halen yerinde bulunduğu gözlenmektedir. Bu ikiz kule
biçiminin sanıldığı gibi altyapıyı oluşturan anakaya şeklinin bir yansıması
değil, mimari bir tasarım ögesi olduğunun anlaşılması şaşırtıcıdır.
Planda izlenen simetri, "Saray Yapı Grubu"nun cephesini anımsatmaktadır.
Bu tasarım düzeninin seçilmesinin nedenleri arasında topografya ve yapısal
sağlamlık kadar görsel etki ve mimari biçimlendirmenin de önem taşıdığı
anlaşılmaktadır. Kapı yapısının iç kısmında ise, kapı iç odasının sanıldığından
çok daha iyi korunmuş olduğuna dair kanıtlar elde edilmiştir. Bu odayı
çevreleyen taş duvarların 5 metre yüksekliğe dek korunmuş olması mümkün
görünmektedir.
Geçen yıl kapı geçidinin Bizans dönemi onarımında kullanıldığı anlaşılan
kumtaşı bloklarının aslında Demir Çağı yapısına ait oldukları ortaya
çıkarılmıştır. Kapının iki yanında yer alan kulelerin üzerinde kumtaşından
yapılmış dendanlar bulunduğu ve bunların iç geçitin iki yanında ve belki
de üstünde devam etmiş olabileceği düşünülmektedir. Kumtaşı bloklarının
üzerinde basit keski izleri görülmektedir. Blokların bazı yüzeyleri
iyice düzel-tilmiştir; yine bazı yüzeylerde ağır yanık izlerine rastlanmaktadır.
Ancak tek bir sıra taş örgüsüne yetecek sayıda kumtaşı bloğu bulun-duğu
düşünülmektedir. Kulelerin üst yapısında ahşap elemanların da kullanılmış
olabileceğine dair bazı bulgular elde edilmişse de, dendanların 1999
yılında önerilmiş olduğu gibi konsol parapetler üzerinde bulunup bulunmadığı
konusuna açıklık kazandırmak mümkün olmamıştır.
Fotoğraflar, fotogrametri ve rölöve yöntemleriyle yapılan belgeleme
çalışmalarının ardından eğimli taş kaplı yüzeyin önünde ortaya çıkarılmış
bulunan zeminin üzeri steril toprak ve kısmen de jeo-tekstil örtü serilerek
kapatılmıştır (Şekil 9a
9b
9c
9d
9e).
Kapı iç odasını çevreleyen duvarlar, çalışmalar sırasında temizlenen
molozun dikkatlice tekrar yerine yerleştirilmesi ile desteklenmiş ve
Güneydoğu Kulesinin özgün duvarları, üzerine bir kaç taş sırası eklenerek
sağlamlaştırılmıştır.
"Saray Yapı Grubu"nun
Doğu Ucu
"Saray Yapı Grubu"nun doğu ucunu tanımlayan yüksek ve eğimli
taş kaplı yüzeyin üzerindeki moloz ve diğer döküntüler tamamen temizlenmiştir.
Ortada bulunan nişin içinde hiçbir özel mimari ögeye rastlanmamış olmakla
birlikte, bu kısımda eğimli taş kaplı yüzeyin (glacis) gerçek yüksekliğinin
bir taş sırası eksiğine dek korunmuş olduğu saptanmıştır; tam yüksekliğinde
bu yüzey, daha içerideki düşey duvar yüzeyine birleşmekteydi. Bu yüzeyin
hemen arkasında ve üzerinde yer alan anıtsal taş yapının kuzey kısmı
da (Yapı A, Şekil
11) büyük ölçüde molozdan temizlenmiş ve mevcut duvarlar, üzerlerine
yeni taş sıraları eklenmek suretiyle koruma altına alınmıştır. Yapı
A'nın güney ucunun yeniden düzenlenmesine işaret eden Yapı B'ye ait
bazı duvarlar ise kısmen temizlenmiştir. Ayrıca, Yapı A'nın arkasındaki
açıklıkta yer alan iki başka taş yapı, yani Yapı C ve D de kısmen temizlenerek,
burada deneme açmaları kazılmıştır. Bunlara ek olarak, yapı grubunun
kuzey duvarına paralel konumda bulunan geniş bir caddeyi kesen başka
bir deneme kazısı daha yapılmıştır.
Şekil 12:
Sezon sonunda "Saray Yapı Grubu" cephesinin önünde yere koruyucu
olarak bir temiz kum ve çakıl tabakası serilmiştir. Jeotekstil örtüler
kullanılmasının, bitkilerin büyümesini ve kazıcı kemirgenlerin etkinliğini
kısıtlayıcı etkisi olup olmadığını anlamak amacıyla deneyler yapılmaktadır.
|