|
2003 sezonunda
Kapadokya Kapısı'nda yürütülen koruma-onarım çalışmaları doğu kulesinin
eğimli taş kaplı yüzeyinin görünümünü düzeltmeye yönelirken, kazı çalışmaları
kapı iç geçidi ve iç odasında yoğunlaşmıştır (Şekil
77 ve 78).
Kapı iç geçidinin yeni bir bölümü ile (Şekil 77,
TR 12) iç odanın moloz dolgusunun üst 2.00m derinliğindeki kısmı temizlenmiştir
(Şekil 77,
TR 13).
1.
Koruma-Onarım
Çalışmanın bu bölümü, Kerkenes'deki büyük anıtların görsel etkisi ile
ziyaretçilerin algı ve anlayışını arttırmayı amaçlayan uzun vadeli bir
sit sunum programının parçasıdır. 2003 yılında, taş kaplı eğimli yüzeyden
kayarak düşen birkaç taş yeniden özgün konumlarına yerleştirilirken, yüzeyin
üst kısmındaki boşluklara yeni taşlar konmuştur (Şekil 79
ve 80).
Bütün
bu çalışmalar kapının güneydoğu kanadında yürütülmüş ve özellikle güneydoğu
kulede yoğunlaşmıştır. Burada, taş kaplı eğimli yüzeyin kısmen onarımına
ek olarak, kulenin güneydoğu duvarının bir bölümü de özgün yapıyı sağlamlaştırmak
ve ziyaretçi güvenliğini sağlamak amacıyla yeniden örülmüştür. Her iki
çalışma safhası kapsamında da, özgün duvar örgüsü ile özgün yerlerine
yeniden yerleştirilen taşlar ile boşlukları doldurmakta kullanılan yeni
taşların ayrıntılı biçimde işaretlendiği bir envanter hazırlanmıştır.
Genel-geçer koruma ilkelerine uygun olarak, yapılan tüm müdahalelerin
geri-döndürülebilir olmasına dikkat edilmiş ve özgün taşlar gibi yeni
taşlar da granitten kesilmiştir.
Açma TR12'de kapı iç geçidinin yan yüzlerini oluşturan duvarlar ile açma
TR13'de kapı iç odasının yan duvarlarında yerinden kaydığı ve tehlikeli
bir eğimle içe doğru yattığı tespit edilen taşlar, mümkün olduğunca geriye
doğru kaydırılarak yerlerine yerleştirilmiştir. Özgün taşların kullanılamayacak
derecede çatlak ve/veya parçalanmış olduğu durumlarda, yeni taşlar kullanılmıştır.
Bu kısımda da, özgün yerindeki, yerine yerleştirilen ve yeni taşların
işaretlendiği bir envanter hazırlanmıştır. Bu çalışma duvarların üstünü
gösteren detaylı bir plan hazırlanmadan taşların yerlerinin değiştirildiği
anlamına gelmekle birlikte, mümkün olduğunca özgün taşların yerine geri
kaydırılmasını içeren yöntem sayesinde yıllardır mevcut olan kaza tehlikesi
asgariye indirilmiştir.
Üzerinde bir Frig tanrısının sembolik olarak betimlendiği ve altında basamaklı
bir kaide bulunan stelin ön yüzünün asgari kayıpla yeniden biraraya getirilebilmesi
amacıyla, paramparça olmuş taş dikkatli ve sistematik bir biçimde kaldırılarak
araştırma evine taşınmıştır.
Sezon sonunda, kapı iç geçit yüzeyinin bir bölümü, belgelenmesinin ardından,
jeotekstil ile örtülmüştür. Daha sonra, Açma TR12'nin kuzeydoğu sınırını
oluşturan ve kapı geçidinin gevşek moloz dolgusundan oluşan yüksek kesit,
kısmen aşağıya indirilerek, ziyaretçi ve hayvanlar için tehlike arz etmez
hale getirilmiştir.
2. Kapı
İç Geçidindeki Çalışmalar, Açma TR12
2003 yılında kapı iç geçidinin yeni bir kısmı daha temizlenmiştir (Şekil
81)
Açma TR12'de yürütülen bu kazı çalışması, 2002 yılında kazılan Açma TR03'ün
genişletilmesidir. Moloz dolgudan çıkan keramik parçaları doğrultusunda
muhtemelen Bizans dönemine tarihlendirilebilecek olan ve hayvanlar için
açıldığı düşünülen kaba bir geçidin bir yanını tutmak için yığılan taşlar
belgelenerek kaldırılmıştır.
Şehrin yok edilişinden önce geçidin kuzeybatı tarafında erozyona uğramış
bir kanalın, geçit yan duvarının altını oymaya başladığı anlaşılmıştır
(Şekil 81).
Bunu önlemek için erozyonun ilerlemesini durduracak biçimde dört taştan
oluşan bir sıra örülmüştür; aynı yere daha düzensiz bir biçimde sıralanmış
başka taşların da aynı amaçla yerleştirilmiş olması mümkündür. Kış süresince
erozyonun ilerlememesi için bu taş dizisi ile kanal içindeki dolgu ellenmeden
bırakılmıştır.
6.00m genişliğindeki kapı iç geçidinin planında hiç bir engel ortaya çıkarılmamıştır.
Ayrıca başka kum taşı bloğuna rastlanmamış olması, bu farklı malzemenin
kullanımının kapı kulelerinin en üst sıra örgüsü ile sınırlı kaldığına
işaret etmektedir. Daha da önemlisi, kapı iç geçidinin, iç odanın (güneybatı
yönünde) önünde kalan kısmının üzerinin örtülü olduğuna dair hiç bir bulguya
rastlanmamıştır. Kapı kanat oyukları ya da kanatların kendilerine ait
başka bir bulgu elde edilememesi ise hayal kırıklığı yaratmıştır. Kapı
iç geçidinin Demir Çağı'na tarihlenen moloz dolgusunda yapılan bu kazıda
başka bir obje ya da keramik parçası da bulunmamıştır.
3.
Kapı İç Odasında Yürütülen Çalışmalar, Açma TR13
Kapı
iç odasının taş moloz dolgusunun seviyesi (Şekil 83
ve 84)
, kapıdan bugün geçen modern patikayla aşağı yukarı aynı hizada olacak
biçimde indirilmiştir. Bu işlem, kapı iç geçidinin güneydoğu köşesinde
yaklaşık 2.00m yüksekliğinde duvar örgüsünün açığa çıkarılmasını sağlamış
olup, gelecek sezonda yapılacak çalışmalarda özgün zemine ulaşıldığında
yaklaşık 2.00m daha duvar örgüsü açığa çıkarılacağı tahmin edilmektedir.
Bu temizlik çalışması sonunda ortaya çıkarılanlar arasında dikkat çeken
tek öge, duvarda görülen ve killi ve yanmış moloz döküntüleriyle ilişkili
olduğu anlaşılan, küçük taşlardan oluşmuş düz bir sıra örgüdür. Güneydoğu
duvarı boyunca devam eden, güneybatıdaki payanda yüzünün bir bölümünde
de izlenen ve kuzeydoğu duvarında 3.00m kadar ilerleyen bu yapısal ögenin,
kapı iç odasının güneybatı bölümünde bir tür ara döşeme ya da balkonun
varlığına işaret ettiği düşünülmektedir.
4.
Sembolik Kült Steli ile Basamaklı Sunak
Kuzeydoğu kulenin güneybatı yüzünde, kapı geçidinin iç kısmının kenarında,
bir kült stelini destekleyen basamaklı bir anıt bulunmuştur (Şekil 85
ve 86).
Dışarıya doğru bakan bu stel koruma amacıyla yerinden alınmıştır; ancak
kısmen ortaya çıkarılan basamaklı kaidenin incelenmesi ise 2004 yılında
tamamlanacaktır. Stel, çok yumuşak ve tebeşirimsi bir kireç taşından yapılmıştır.
Taş çatlamış ve çatlaklara bitki kökleri yerleşmiştir. Yangın nedeniyle
çatlaklardan bir bölümünün iç yüzeyleri pembeleşmiştir. Stelin arka yüzü
ile sabitlendiği arka üst taş levha bulunamamıştır; bunların kapının yok
edilişi sırasında parçalandığı düşünülmektedir. Üzerinde stelin oturması
için sığ bir oyuk bulunan en üst basamak, yine aynı tebeşirimsi taştan
kesilmiş ve benzer biçimde çatlamıştır. Bunun hemen altında yer alan ve
bu sezon ortaya çıkarılan iki basamağın biçimlenişi ise çok kaba ve düzensizdir;
bunların anıtın özgün halinde çamur sıva ya da ahşap ile kaplanmış olduğu
düşünülmektedir. Dikkatli bir biçimde kaldırılmış olan stel, Kerkenes
laboratuarında 2004 yılında yapılacak detaylı bir değerlendirme çalışmasının
ardından belki de yeniden bir araya getirilmeyi beklemektedir.
|
|