|
Direnç yöntemiyle
yüzey araştırması verilerinden elde edilen planlarda yapıların köşelerinin
koordinatları tam olarak belirlenebilecek kadar detaylı biçimde belgelenmiştir.
İncelenecek yapının dört köşesinin yeri alanda belirlendikten sonra açmalar,
bir kerede odaların çeyreği ya da yarısı ortaya çıkarılacak biçimde kazılmakta
ve böylece ana akslar boyunca kesitlerin belgelenmesi mümkün olmaktadır
(Şekil 28
ve 31).
Açma
TR06-TR10'da Bulunan Megaron ile İlişkili Diğer Yapılarda Yürütülen Kazı
Çalışması
Şehrin
aşağı kısmının orta bölümünde direnç yöntemiyle yürütülen yüzey araştırması,
içinde iyi korunmuş planlara sahip yapıların görüldüğü bir büyük tanımlı
alan ya da yapı adasının varlığını ortaya çıkarmıştır. Bu yapıların bir
bölümü, şehrin başka yerlerinde görülen örneklere göre farklı nitelikler
yansıtmaktadır. Daha önceki yıllarda izlenen yöntem uyarınca, rapor ve
diğer yayınlarda tanımlanabilme kolaylığı sağlaması açısından, belirli
bir alan ya da ada içerisindeki yapılardan her biri A'dan başlayarak alfabetik
sırayla harflerle kodlanmaktadır. Daha sonra her yapının oda ve duvarları,
1'den başlayarak numaralandırılmaktadır. Açma ya da kazı "ünitelerinden"
bağımsız olan bu kodlamalar, arazi çalışması ilerledikten ya da tamamlandıktan
sonra yapılmaktadır. Uzaktan algılama yöntemleriyle elde edilen görüntülerde
yapılar kolay tanımlanabildiği ve kazı çalışmaları görece basit olduğundan,
bu kodlama yönteminden yararlanılabilmektedir.
Anadolu'ya özgü nitelik taşımaları dahil pek çok bakımından ilgi çeken
iki büyük yapı, ortasında ocak bulunan büyük birer oda ile ön taraflarında
bulunan açık birer sundurmadan oluştuğu için megaron olarak tanımlanmıştır.
Bunlar, Yapı A (açma TR06) ve Yapı B (kazılmayan) olarak adlandırılmıştır
(Şekil 1,
9
ve 28).
Yapı C (Şekil 31)
ise, yaklaşık olarak doğu-kuzeydoğu - batı-güneybatı yönünde uzanan, ve
tanımlı alanı her biri birer megarona ait iki bölüme ayıracak biçimde
iki yapının arasına yerleşmiş üç ya da daha fazla sayıda odadan oluşan
bir dizi gibi görünmektedir. Şehrin pek çok başka yerinde yapılan jeofiziksel
yüzey araştırma çalışmalarında elde edilen görüntülerde bu tip hücre-benzeri
oda dizilerine rastlanmış, 1996 yılında kazılan deneme açması TT15'in
kuzey ucunda bunlardan bir tanesi kısmen ortaya çıkarılmış ve 1998 yılında
kazılan deneme açması TT20 ile bu çalışma tamamlanmıştır. Şehrin aşağı
kısmındaki yapı adalarının pek çoğunda mevcut olan bu hücre dizilerinin
işlev(ler)inin belirlenmesi, "yapı adalarının" işlev dağılımını daha iyi
anlayabilmek için gereklidir. Sözü edilen bu oda dizisinin iyi korunmuş
olduğu ve bu nedenle şehrin yıkılışı ve terk edilişi sırasındaki kullanımları
konusunda kanıtlar sunacağı düşünülmüştür. Plan bakımından kapıların yeri
bu yapı dizisinin, kuzeyindeki megaron (Yapı A) ile mi yoksa güneybatısındaki
megaron (Yapı B) ile mi ilişkili olduğunu gösterecektir. İncelenmek istenen
başka bir konu, Yapı C'yi oluşturan odalar ve bu odalar dizisi ile etrafındaki
diğer yapılar arasındaki stratigrafik ilişkilerdir. Bu bakımdan uzun vadede
her iki megaron ile bunların etrafındaki açık alanları birbirinden ayıran
ve tanımlayan bu hücre dizisi arasındaki yapım sırası ilişkisini kurmak
ilgi çekici olacaktır. İkinci megaron ya da Yapı B'nin özellikle arka
kısmında, belki de ilk inşa edilen yapı olduğuna işaret eden bazı küçük
ölçekli ekler bulunduğu izlenmektedir.
Yapı A'nın arkasında ve kısmen bir tarafında yer alan Yapı D (Şekil 28,
36
ve 37),
güneydoğu köşesinde bir kapı bulunduğu anlaşılan dikdörtgen biçiminde
bir yapıdır.
Her iki tarafında magazin-benzeri dar odalar bulunan büyük iki-odalı bir
yapı olan Yapı E (Şekil 28
ve 38,
39,
40)
ise, bu tanımlı alanın güneybatı duvarının orta kısmına bitişiktir. İki
büyük dikdörtgen oda uzun ve dar magazinlere bitişik olup, güney tarafında
bulunan ek ise yapı adası dışında kalan açık alanı işgal ediyor gibi görünmektedir.
Bu yorumun doğruluğu, kazı sonucunda kanıtlanmıştır.
Jeofiziksel görüntülerde yer alan diğer duvar ve odaların tanımlanması
daha zor olduğundan, bunlar henüz kodlanmamış ve mevcut yapılarla ilişkilendirilmemiştir.
Yapıların benzerlerinden farklı nitelikte olduğunun tahmin edilmesine
ek olarak, şehrin aşağı kısmında yer alan bu yapı grubunun incelemek üzere
seçilmesinin temel nedenlerinden birisi de yakındaki çeşmeden akarsu sağlanarak
açma kenarında ıslak elek analizi yapılabilmesi (Şekil 41),
kalıntıların yüzdürme tekniği ile incelenmesi (flotation) ve kazı sırasında
toprağın ıslatılabilmesidir.
Yöntemler
ve Çalışmanın İlerleyişi
Açmalar,
direnç yöntemiyle elde edilen verilerden oluşturulan haritanın üzerinde
tanımlanan yapıların planları göz önüne alınarak yerleştirilmiştir. Büyük
odaların çeyreği, küçük odaların ise yarısı kazılmış, her yapının ana
aksları boyunca kesitler elde edilmiştir. Açma TR06, megaron ya da Yapı
A'nın güneybatı yarısını gün ışığına çıkaracak biçimde yerleştirilmiştir.
Bu işlem iki safhada gerçekleştirilerek, hem orta aks hem de buna dik
diğer aksın yarısı boyunca iki kesit belgelenmesi sağlanmıştır. Açma TR07
ise, kuzeybatı odanın kuzeydoğu çeyreği ile orta oda olduğu düşünülen
mekânın kuzeybatı çeyreğini ve kuzeydoğudaki dış kaplamanın bir kısmını
ortaya çıkaracak biçimde yerleştirilmiştir. Çalışmalar sırasında açma
TR07, önce TR06'ya birleştirilebilmesi için daha sonra da megaron (Yapı
A) ile Yapı C arasındaki duvarı ortaya çıkarmak için güneydoğu yönünde
iki kez genişletilmiştir. Eldeki verilerle açma TR06'yı megaronun orta
aksına, TR07'yi ise Yapı C'nin uzun aksına tam paralel olacak biçimde
yerleştirmek mümkün olmuş, uygulama sırasında düzeltme yapmaya gerek kalmamıştır.
Kazı tamamlandıktan sonra, Sorgun Belediye Başkanı'nın yardımları ile
TEDAŞ'tan hareketli sepetli bir kamyon ödünç alarak, alanın yüksekten
fotoğraflanması mümkün olmuştur. Bu genel fotoğraflara ek olarak, tüm
duvar üstleri ve yüzeyleri, ilerde görsel simülasyon ve rektifikasyonlara
olanak sağlamak amacıyla dijital olarak belgelenmiştir. Bu fotografik
belgeleme çalışmasına ek olarak 1:20 ölçekte geleneksel yöntemlerle detaylı
plan, kesit ve görünüşler çizilerek belgeleme işlemi de yapılmıştır.
Sezonun sonunda açma tabanlarına jeotekstil malzeme serilerek, üzeri yeniden
toprakla doldurulmuştur.
Şehrin Aşağı Orta Kısmında Kazılan Açmalardan Elde Edilen Buluntular
Bulunan bezemeli ve benzerine pek rastlanmayan her iki yanı da konik biçimli
iki adet kumtaşı sütun kaidesi ya da sunak mimari açıdan ilgi çekici elemanlardır.
Kare tabanlarının kenarları yuvarlatılarak, üst yüzlerinde birer dar olukla
tamamlanmıştır; içeri çekilmiş yuvarlak bir elemanın basması için şekillendirilmiş
gövdelerin her iki yanı da konik biçimlidir. Birbirine çok benzeyen bu
iki parça, tam olarak birbirinin eşi değildir.
Şehrin Orta Kısmında Yürütülen Çalışmanın Sonuçları
Direnç yöntemiyle elde edilen verilerden oluşturulan görüntülerin yorumlanması
bu alanda çok doğru ve tutarlı sonuçlar vermiş, böylece daha geniş bir
alanda yapılan yüzey araştırması sonucu çizilen planların daha güvenilir
bir biçimde değerlendirilmesi mümkün hale gelmiştir.
İki megaronun,
yani merkezi ocaklı birer büyük oda ile açık birer sundurmadan oluşan,
iki tarafa kırık çatılı yapıların tanımı ve varlığı, kazı ile kesin olarak
kanıtlanmıştır. Fakat bu tanımlı özel alan ya da yapı adası içerisinde
yer alan megaronlar ile bunlarla ilişkili diğer yapıların işlevi tam olarak
çözümlenememiştir. Kazılan yapıların hiçbirinde, konut ya da barınak işlevi
ile ilişkilendirilebilecek elemanlara ya da günlük ev işleri ile ilgili
bulgulara rastlanmamıştır. Üç adet üç-ayaklı taş çanak (Şekil 43
ve 44
ile resmedilmeyen diğer bir örnekten oluşan), bir kaç adet pişmiş toprak
kapak (ikisi Şekil 45'te
görülen) ile diğer bir kaç bozulmuş seramik kabın (Şekil 46
ve 47'de
görülen) bulunuşu, bu farklı yapıların özel bir kamusal işlevi olduğunu
gösterebilirse de, böyle bir işlevi kanıtlayan en önemli bulgu tanımlanabilen
başka bir kullanımın belirlenememesidir. Bulunan bezemeli rozet başlı
bronz küçük buluntu (Şekil 48)
ve küçük bir taş kakma kuştüyü betimi ile bir ya da daha fazla sayıda
taş süs kalıplarına ait parçalar kendi başlarına ilgi çekici olmakla birlikte,
hiçbiri özgün tabakalardan elde edilmediğinden, bu alan ile içerisindeki
özel yapıların işlevini belirlemek konusunda yardımcı olmamıştır. Kömürleşmiş
bitki ve hayvan kalıntılarının yokluğu, 1996 yılında kazılan deneme açmalarında
elde edilen benzer sonuçlar nedeniyle beklenen bir durum olmakla birlikte,
birikintilerin daha yoğun ve derin olduğu şehrin bu aşağı orta kısmında
daha fazla kalıntıyla karşılaşılacağı ümit edilmekteydi. Mimari bezeme
karolarının yokluğu ise, (bu raporda daha önce tartışılan) daha geniş
anlama sahip negatif bir sonuçtur.
Önem taşıyan diğer bir sonuç ise inşaat faaliyetlerinin yoğunluğudur.
Açma TR06 ve TR07'de en az dört yapısal dönemin tanımlanması mümkün olmuştur.
Bu durumda, şehrin bu bölümündeki inşaat faaliyetlerinin uzun bir zamana
yayılmış olduğu söylenebilirse de, bu sürenin yapıların yaşlanarak görünür
biçimde bozulması ve çökmesini engellemeye yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
|
|