İlkbaharin başlarinda sıkıcı bir haftasonu tatilinde, altı kişilik Ankaralı bir grup Kerkenes'den Hattuşa'ya iki gün süren bir yürüyüş yaptı. 73 kilometrenin ancak son bölümü yeni bir yolu izliyordu. Spor ve temiz hava almak dışında bu yürüyüşün amacı, Hitit doğal çevresi ve peyzajı konusunda fikir edinmekti. Arazinin tamamı kolay bir yolculuğa olanak verecek biçimde Hitit arabalarının geçişine elverişliydi. Diğer yandan Kerkenes Dağ aşılan ilk sırttan başlayarak peyzajın egemen ögesi olarak dikkat çekiyordu. Büyük Kral, başkentinden Kerkenes'deki kutsal dağa (büyük olasılıkla Daha Dağı) doğru yol alırken, düz bir çizgi üzerinde ufuktaki ikinci önemli nokta ise karlarla kaplı Erciyes Dağı'ydı. Bu sayıda Kerkenes'in 20 km doğu-kuzeydoğusunda yer alan ve 2002 yılında dönemin Yozgat Müzesi Müdürü Erol Özen ile Geoffrey Summers tarafından incelenen bir Hitit İmparatorluk Dönemi taş ve heykel ocağı üzerine kısa bir rapor da yer almaktadır. Kerkenes'deki şehrin 600 yıl kadar öncesine tarihlenen bu tamamlanmamış aslanlar, yaşam enerjisi ve güçlerini yansıtmaya devam ediyor. Kerkenes'de bu mevsimin fazla kurak ve toprağın fazla kuru oluşu, ancak Demir Çağı Saray Yapı Grubunda direnç yöntemiyle yüzey araştırması yapılmasına olanak vermiştir. Elde edilen şaşırtıcı sonuçlar aşağıda sunulmuştur. Ayrıca bu konuda hazırlanan bir monografın tamamlanabilmesi için son kez Kapadokya Kapısı'nda çalışmalar yapılmıştır. Scott Branting ise kentin sokak düzeni ve trafik akışı konusunda model oluşturmayı amaçlayan araştırmalar kapsamında yedi deneme açması kazmıştır. Noël Siver, Tiffin Thompson'ın yardımıyla, taş idoller ve diğer mimari elemanlara ait parçalanmış kumtaşı parçaların birleştirilmesini hemen hemen tamamlamış ve seçilen parçaların restorasyonuna başlanmıştır. Taş onarımı ve restorasyonu için hazırlanan yeni işlik ise Eylül ayında hizmete girmiştir.