2011 sezonun bu kısmı Kapadokya Kapısı’ndaki kazıları takiben 21 Haziran’da başlamıştır.
Projenin bu kısmında temel hedef, antik kentin en önemli yapı adalarından birinde uzun soluklu bir kazı çalışmasının başlatılmasıydı (Şek. 92). Bundan sonraki 6 sezon boyunca 6000 metrekarelik bu kentsel yapı adasının tamamı ortaya çıkarılacak ve ziyaretçilere yönelik konservasyon ve restorasyon çalışmaları yürütülecektir. Bu kapsamda ilk açma bu sezon kazılmış ve böylece geniş bir salona bitişik olan, çok odalı bir yapıya ait üç oda açığa çıkarılmıştır. Ayrıca, çalışmanın bir parçası olarak, kazılan birimlerden çıkarılan metal objelerden ve paleobotanik kalıntılardan örnekler alınmıştır.
Kazıların yanı sıra, daha önce Haziran ayında Kapadokya Kapısı kazılarında çıkarılan taş kabartma, heykel kaidesi ve diğer malzemenin konservasyon ve restorasyon çalışmalarına devam edilmiştir.
Bakanlık Temsilcisi:
Çiğdem Demiroğlu
Chicago Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmalarda görev alanlar: Scott Branting, Co-Director Sevil Baltalı Tırpan, Assistant Director Marko Barisic, archaeologist and graduate student Joshua Cannon, archaeologist and graduate student Evan Carlson, archaeologist and graduate student Robert Jennings, archaeologist and graduate student Dominique Langis-Barsetti, illustrator and registrar Anthony Lauricella, archaeologist and graduate student Joseph Lehner, archaeologist and graduate student John Marston, archaeobotanist Yasemin Özarslan, archaeologist and graduate student Susan Penacho, archaeologist and graduate student Lucas Proctor, archaeobotanist Noël Siver, conservator
TR29 Açmasının Konumu
Kapadokya Kapısı kazılarını takiben Haziran ayının ikinci yarısı ve Temmuz ayının ilk yarısı süresince kentin kuzey kesiminde bir açma kazılmıştır (Şek. 93). TR29 olarak adlandırdığımız bu açmada, daha önce jeofizik yüzey araştırmasından elde edilen görüntülerde ve kısmen de olsa yüzeyde görünen çok odalı bir yapının üç odası kazılmıştır. Yapıya ait ilk oda 1996 ve 1998 yıllarında kazılmış olup; bu kazılarda, şu anda Ankara Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde sergilenen fildişi levha açığa çıkarılmıştı. 2011 sezonunda kazılan odalar ve içeriklerinin, yalnız yapı hakkında değil, aynı zamanda ona bitişik olan geniş salon hakkında da bilgi vermesi beklenmiştir.
TR29 Açması Kazısı
TR29 Açması yaklaşık 20 m uzunluğunda ve 7.7 m genişliğindedir. Ayrıca 1 m x 3.5 m’lik bir batı uzantısı da bulunmaktadır. Açmayla toplam 159.33 metrekarelik bir alan açığa çıkarılmıştır (Şek. 94). TR29’da açılan üç oda ve kapı aralıkları dışında, batıda belki de dördüncü bir oda ya da bir verandaya ait kısımlar da ortaya çıkarılmıştır. Burada sıva parçalarının bulunması bir çatı yapısının varlığına işaret etse de, daha net bir sonuç elde edebilmek için bu mekânda çalışmalara devam edilmesi gerekmektedir. Açmanın güney kesiminde, tamamı açılmış olan üç odaya ait kapı aralıklarının her birinin dışında birer eşik tespit edilmiştir. Ayrıca, kapılara doğru uzanan döşemelerin de bir kısmı açığa çıkarılmıştır (Şek. 95).
Tam 1 metre kalınlığındaki bir duvar, çok odalı bu yapının kuzey ve doğu kenarlarını belirlemektedir. Dört taş sırası korunmuş olan bu duvarın yüksekliği 1 metrenin altındadır. Kerkenes Dağ’daki çoğu duvar ve TR29 açmasındaki bütün duvarlar gibi, bu duvar da düzgün kesilmemiş granit yüz taşları ve duvar içinde dolgu amaçlı kullanılan küçük taşlardan örülmüştür. Duvarın temeli, ana kayanın çıkıntılı kısımlarına ve aradaki dolgu toprağa yerleştirilmiştir. Yapının içerisinde yer alan üç iç duvar, bu ana duvara yaslanacak şekilde inşa edilmiş olup, güney duvarların dikey kısımları ile birleşerek kapı aralıklarıyla beraber güney duvarın ön yüzünü oluşturmaktadırlar. Ortalama kalınlığı 75 cm olan ve nispeten daha küçük taşlarla örülmüş bu iç duvarlar, ana duvara benzer niteliktedir. Ancak, Birinci Oda’nın doğu ve batısında yer alan ve ortalama 1 m kalınlığa sahip olan iki iç duvar birer istisnadır.
Birinci Oda
Birinci Oda 4.25 m x 4.65 m boyutlarında olup 19.81 metrekarelik bir alana sahiptir. İlk kez 1996 ve 1998 yıllarında kazılmış olan bu oda temizlenerek tekrardan açılmıştır (Şek. 96). Birinci Oda’nın taban seviyesi ikinci ve üçüncü odaların taban seviyelerinden daha aşağıdadır. Ana kayanın meyilli çıkıntılarına kısmen oturtulmuş olan doğu duvar, çok odalı bu yapının tamamında, taban seviyesinin, inişli çıkışlı ana kaya seviyesini izlediğini göstermektedir. Odanın doğu duvarının yüzünde iki, kuzeydoğu köşesinde de bir adet olmak üzere, dar ve uzun dikme yuvaları yer almaktadır. Bu yuvaların varlığı korunmuş taş temellerin üstünde ahşap iskeletli bir üstyapının varlığının kesin kanıtıdır. Ayrıca, 1998’te yürütülen çalışmalarda sıvalı bir taban ve iç duvar yüzlerinde basit sıva izlerine rastlanmıştı. Geniş bir eşik taşına çıkan çok katlı bir döşemeye sahip Birinci Oda’nın kapı eşiği, kazılan eşikler arasında en çarpıcı olanıdır. Bununla beraber, eşiğin iç tarafının batısında küçük bir söve deliği bulunmaktadır. Bu da yaklaşık 1.2 m genişliğinde tek kanatlı bir kapı kullanılmış olduğuna işaret etmektedir.
İkinci Oda
İkinci Oda 4.62 m x 4.9 m boyutlarında olup 23.03 metrekarelik bir alana sahiptir. Birinci Oda’da olduğu gibi, bu odanın da batı duvarının yüzünde yer alan dar ve uzun iki dikme yuvası ile kuzey duvarının ortasında ve odanın köşelerinde yer alan yassı taştan dikme kaideleri, ahşap iskeletli bir üstyapının varlığının kanıtıdır (Şek. 97). İkinci ve Üçüncü Oda’ların ortasında geçici olarak bırakılan kesitlerde, yapıda ikinci katın varlığına dair herhangi bir kanıt bulunmamaktadır. Odaya ait beyaz sıvalı taban, çöküntü altında da olsa, kısmen korunmuştur (Şek. 98). Birinci Oda’nın aksine, İkinci Oda’nın kapı eşiği güney duvarının tam ortasında yer almaktadır. Ayrıca, burada herhangi bir söve yuvasına rastlanmamıştır. Ancak, güney duvarın batı kesiminde yer alan yassı taşlar, belki de, ortalama aynı boyutlardaki bir kapı için benzer bir görev üstlenmiş olabilir. İkinci Oda’nın ortasına yakın bir yerde en az 6 adet büyük küpe ait olabilecek seramik kırıkları bulunmuştur. Kapların boyutları ve kırık parçaların dağılımları bu kapların odanın tabanına yıkım esnasında yerleştirildiklerini göstermektedir. Parçalardan bir tanesi, üzerine kazınmış bir işaret taşımaktadır (Şek. 99). Odanın tabanından alınan toprak örneklerinde yapılan ön analizlerde rastlanan buğday kalıntıları, depolama kaplarında buğday saklanmış olduğunu düşündürmektedir.
Üçüncü Oda
Üçüncü Oda 4.47 m x 4.81 m boyutlarında olup 21.5 metrekarelik bir alana sahiptir. Odanın üç köşesinde ve kuzey duvarının ortasında bulunan yassı taştan dikme kaideleri ile batı duvarda başka küçük bir kaidenin varlığı yine ahşap bir üstyapının varlığına kanıt oluşturmaktadır. (Şek. 100).
Sıvalı taban odanın kuzey ve doğu taraflarında korunmuştur. Odanın kuzeydoğu köşesindeki dikme kaidesine doğru taban boyunca uzanan siyah bir kül hattı saptanmıştır. Bu hat ahşap dikmelerden birinin kalıntısıdır. Odanın güneybatı çeyreğinin büyük bir kısmı tabandan yoksundur. Bu alan 75 cm genişliğinde ve U şeklindeki ocağın varlığından anlaşılacağı üzere çok yoğun kullanılmıştır. Ayrıca, odanın kuzey, doğu ve batı duvarlarının iç yüzlerinin tabanı boyunca basit beyaz bir sıva çizgisi uzanmaktadır.
Birinci ve İkinci Oda’ların aksine, bu odanın güney duvarında tek bir giriş kapısı söz konusu değildir. Bunun yerine, duvarın ortasında geniş bir kapı aralığı ve ondan küçük bir duvar parçası ile ayrılan ikinci bir aralık bulunmaktadır. Bu duvar parçası belki de odayı güneyde henüz kazılmamış olan ve olası ikinci bir odadan ayıran bir iç bölme olabilir. Gelecek yıl yürütülecek kazılar, Üçüncü Oda ile yapının geri kalan kısmı arasındaki ilişkiyi aydınlatacaktır.
Buluntular
Üçüncü Oda’ya ait yıkım tabakasından birkaç küçük buluntu çıkarılmıştır. Güzel renkli bir cam boncuk (Şek. 101), bir demir bıçak (Şek. 102) ve bakır alaşımından yapılmış bir iğne parçası (Şek. 103). Buluntular oda boyunca dağınık halde olup ocağın çevresinde kümelenmemişlerdir.
Toprak Örnekleri
Ocak ve bitişiğindeki alanlardan alınan ilk toprak örnekleri odadaki kalıntılarda buğdayın yoğun olarak kullanıldığına işaret etmekte ve pişirme işlemi için bu ocağın kullanıldığını göstermektedir (Şek. 104 ve 105).
Konservasyon ve İllüstrasyon
TR29 Açması kazılarından bulunan bütün eserlerin konservasyonu, fotoğraflanması ve çizimi gerçekleştirilmiştir. Ek olarak, önemli oranda zaman Kapadokya Kapısı eserlerinin temizlenmesi, konservasyonu, birleşir parçaların bulunması, fotoğraflanması ve çizimine ayrılmıştır.
Sonuçlar
Üç odada yürütülen kazı çalışmaları bu çok odalı yapının her bir odasında farklı faaliyetlerin gerçekleştirildiğini göstermektedir. Birinci Oda, fildişinden de anlaşılacağı üzere, önemli prestij eşyalarının saklanması için kullanılmış olabilir. Buradaki kapı girişi ve eşiğinin diğer odalara nazaran daha düzgün olması, odanın inşasına özen gösterildiğinin bir işaretidir. İkinci Oda, tahıl ve başka tür yiyeceklerin saklanması amacıyla kullanıldığına dair kesin kanıtlar taşımaktadır. Bu odanın kiler olması muhtemeldir. Üçüncü Oda ise belki de İkinci Oda’dan gelen yiyeceklerin hazırlandığı ve pişirildiği bir mekân olabilir. Gelecek yıl, yapıya ait diğer odalarda gerçekleştirilecek kazılar, odalarda gerçekleştirilen faaliyetlerin çeşitliliğini ve odaların bitişiğinde bulunan geniş salonla olan ilişkilerini daha iyi gözler önüne serecektir.
Geri Dolgu İşlemi
TR29 Açması’ndaki kazı ve belgeleme çalışmalarının ardından, açılan duvarların ve tabanların üzerine jeotekstil örtülmüştür. Koruma çalışmalarına yardımcı olması amacıyla duvarların üstüne iki sıra yeni taş örülmüştür. Tabanlar ise hassas yüzeylerin korunması amacıyla çok ince ve temiz bir geri dolgu ile kapatılmıştır. Açmanın güney kesiminde, yapının öne meyilli olan duvarlarının yıkılmasını önlemek amacıyla duvarların dış tarafı geri dolgu ile doldurulmuştur. Gelecek yıl bu duvarlar desteklenecek ve restorasyon çalışmaları kapsamında yeniden örülecektir. Böylelikle kenti gezmeye gelen ziyaretçiler yapının kazılarla açılan bölümlerini daha net bir şekilde görebileceklerdir. Gelecek kazı çalışmalarında yalnız bu yapı değil, aynı yapı adası içinde bulunan başka önemli yapılar da ortaya çıkarılacaktır.
|